Kahve Tarihi 1. Bölüm: Kahvenin Doğuşu
Küçük Kırmızı Meyve, Kaçan Keçiler ve Prometheus
Kahve Tarihi 1. Bölüm: Kahvenin Doğuşu Kahve gerek perdenin önünde gerek de kuliste bir çok efsane ve tarihi olayda önemli roller almıştır. Kahvenin bilinen en eski tarihi M.S.850 yılında Ethiopya'lı bir keçi çobanı olan Kaldi'ye dayanmaktadır. Keçilerinden birinin küçük, kırmızı ve etli bir meyveyi yemesi sonrası hareketlendiklerini fark eden çobanımız Kaldi, kahve meyvesini kendisi denemeye karar verir. Uzun süre kullandıktan sonra enerji verdiğini düşündüğü bu meyveyi köyüne götürmeye karar verir. Yaşamın ötesinden geldiğine inandığı bu meyveyi tapınağa götürerek baş rahibe göstermek ister. Baş rahip böyle bir meyvenin şeytanın işi olduğunu düşünerek tüm hepsini ateşe atar. Ateşte meyveleri yandıktan sonra kavrulmaya başlayan kahve çekirdeklerinin hoş kokusu rahipleri cezbeder, bunun üzerine baş rahip leziz kokan çekirdekleri alarak suyun içine atar ve tarihin ilk baristası unvanını almış olur. Suya attığı kahveyi içen rahip tüm gece ibadet edecek gücü kendinde bulur, bunun sonucu olarak bir gün önce şeytanın icadı olarak görülen kahve bir gün sonra en büyük ibadet yardımcısı
halini alır (efsaneye dayalı ilk kavrulma hikayesi bu olmasına karşın, tarihteki resmi ilk kavurma Yemen'li tüccarlar tarafından yapılmıştır), baş rahip tarafından öteki manastırlara da önerilen bu içecek bölgede yavaş yavaş yayılmaya başlar. Daha sonraları askeri amaç ile kahve, hayvansal yağlar ile karıştırılarak katı bir bar haline getirilir ve savaş öncesi enerji versin diye dağıtılmaya başlanır.
Yemenden Olan Yemende Kalır
İlk olarak Arabistan'ın Peninsula yarım adasına ticari olarak geçer. 15'ci yüzyılda kahve bitkisi girişimci Arap tüccarlar tarafından Ethiopya'dan, Yemen coğrafyasına geçmiştir. Burada kültüre edilen kahve bitkisinden elde edilen meyvelerin çekirdekleri ilk defa, başkaları tarafından üretilemesin diye kavrularak satılır. Bu sayede kahveyi alan kişiler tüccarlara muhtaç kalırlar. Ticaretin büyük kısmı Yemen'in Kızıldeniz'e bakan Mocha isimli liman şehrinden yapılmaktadır. Yemen halkı tarafından içeceğe "uyutmayan" anlamına gelen "Kahva" ismi verilir. 16'cı yüzyıla gelindiğinde kahve İran, Suriye, Mısır, Hindistan ve Türkiye de boy yaygınlaşmaya başlar. Kahveyi çekirdek halinden ziyade içecek olarak satan dükkanlar açılmaya da buzamnalarda başlanmıştır. Kahvenin demlenmesi ise ibrikler içinde ateş üzerinde gerçekleşmektedir.
Kahvenin Bizden Olanı
Osmanlıya geçen kahve toplumda yavaş yavaş değerli bir yer almaya başlar. Artan kahvehanelerin bir süre sonra bürokratların, sanatçıların ve bilim insanlarının buluşma noktası haline gelmesi ile buralarda toplanan insanlar bilim, tarih ve siyaset konuşmaya başlamıştır. Siyaseti özellikle vurgulamak istiyorum, zira ayaklanmaların ve isyanların büyük çoğunluğunun kahvehane sohbetleri aracılığı ile çıkması sonucu olarak; Osmanlı tarihinde dört kez kahve içmek ve ticaretini yapmak yasaklanmıştır. Doğu bölgelerinde de birçok defa dini fetva ile karşı karşıya kalan kahve haram kabul edilerek yasağa maruz kalmıştır. Yine aynı kahve, padişahların özel merasimler ile dört kişi tarafından hizmeti ile de gerçekleşmiş ve çeşitli merasimler ile yüceltilmiştir. Dönem dönem farklılık gösterse de yaygın olarak servisi ibrik ve cezve ile gerçekleşmiştir. Kahve Osmanlıda uzunca bir süre şekersiz olarak yanında lokum ile servis edilmiştir. Yine kahvenin yanında verilen su sonrasında içilmesine göre kahvenin sevilip sevilmediğini ev sahibine göstermektedir. İçim adabı zamanla değişip gelişmiş olsa da, özünde kültürümüz ile şekillenmiş ve bize özgü bir demleme şekli olarak yer etmiştir. Türk kahvesi kültürümüze o kadar girmiştir ki; renk tonlarına adını vermekle kalmamış, yeme kültürümüzü sonuna kadar yansıtan zengin kahvaltılara "kahve-altı" olarak altlık muamelesi yapmıştır ve hatta içiminden sonra bile bakılan fal vasıtası ile nice sohbetlere sebep olmuş, hatırı ise yıllara meydan okumuştur. Tüketimi ise günden güne artmakta olan kahve çekirdeğinin 2017 eylül ayında ICO (International Coffee Organization) tarafından yapılan araştıma sonucuna göre Türkiye'de ki kahve tüketiminin her geçen yıl (son dört yıl temel alınarak) %10.5 artmakta olduğu gösterilmiştir ve 2015-2016 yıllık tüketimi 1.106.000 adet 60 kg'lık çuval olarak belirtilmiştir.
Avrupa Yolcusu Kalmasın
17'ci yüzyılın başlarında denizciler tarafından İstanbul'dan Venedik'e varmıştır. Yaklaşık 50 yıl kadar sokaktaki limonatacılar tarafından satıldıktan sonra İtalya'da ki ilk kahveci açılmıştır. İtalyanın kuzeyinden güneyine doğru yaygınlaşan kahve kültürü giderek Avupa'ya yayılmaya başlamıştır. Avrupa'ya ve oradan da dünyanın diğer taraflarına yayılmasına bir sonraki yazımda değineceğim.
Kahvesiz kalmayın.
Kahvesiz kalmayın.
Yorumlar
Yorum Gönder